
Sabah ezanıyla uyandım. Dün gece kocam benimle uyumadı. O nedenle kombiyi açmıyorum. Bugün banyo sırası Fatma’da. Benim günüm evvelsi gün idi, iki gün daha bekleyeceğim. Hava açık mı ne, bir dışarıya baksam. Ancak açamam perdeleri, güpür tülün arkasından görünür mü acep, hayır görünmüyor, halen karanlık ortalık. Beklesem mi acep, yoksa açıp ışıkları mı seyretsem. Olmaz açamam perdeleri, ışıkları seyretmek için bile olsa, el alem ne der.
Mis gibi taze çay çekiyor canım, ocağa bir çay mı koysam. Olmaz Cuma günü erkenden çay koymuştum da büyükhanım kızmıştı, “sen kim oluyorsun da evin büyüğünü beklemeden çay içiyorsun” diye. Olsun beklerim. Başımızda büyüğümüz de olsun öyle içerim.
Elime Wi-Fi'li tesbihimi alıp şükür çekip duruyorum. Dudaklarıma kırmızı ruj mu sürsem Atiye hanım gibi. Evvet, dudaklarıma kırmızı ruj sürüp aynaya bakıyor ve "seçme seçilme hakkım yok, ama en azından seçtiğim rujum var" diye şükür çekiyorum. Buna da şükür. Kadın hakları halen "hususi mesele"
Seçme hakkım yok. Ancak "En Sessiz Kadın Yarışması" var televizyonda. Geçen yıl birinci oldum. Fakat sevinçten gülümseyince tacım elimden alındı, yarışmayı kaybettim.
Dronlar var havada. Yapay zeka, elektrik süpürgesine senaryo yazdırıyor. Ama hala kadınların erkeklerle aynı sınıfta okuyup okuyamayacaklarını, aynı ortamda çalışıp çalışamayacaklarını tartışıyorlar.
Yapay zeka bile dönemin ruhuna uygun programlanmış "Kadın kullancı tespit edildi" alarmı verip "lütfen önce eşinizden izin belgesi getiriniz" diye mahçup ifadelerle cevap veriyor.
Bugün Pazar kuruluyor. Çıkıp taze sebze alsam ne güzel olur, sevgili eşim ne çok sever zeytinyağlı enginarı. Ancak olmaz kadınlar tek başına dışarı çıkamaz. Eve ekmek getirmek için çalışıyor eşim. Ayrıca bügün izin alamam, ben yolcu etmeyeceğim onu. Sıra bende değil, sıramı beklemeliyim. Keşke geleydi de evvelsi gün aklıma izin alaydım ondan. En azından Habil ya da Kamil’i yanıma alır giderdim pazara. Sonuçta başımda bir erkek olduğunda pazara gitmemde bir sakınca yok. Aaa şimdi aklıma geldi. Kamil tam 13 yaşında benimle pazara gitmesine izin vermeyebilir Fettan yengem, ola ki ergen olmuştur. Artık bana haramdır yavrucakla pazara gitmek. Sorsam mı kahvaltından sonra belki ergen olmamıştır da yanımda gidebilir. Olsun yüzümü peçeyle örterim ki ben, Kamil evladım ergen olmuşsa. Umarım olmamıştır da eskisi gibi elinden tutar pazara giderim. Zaten pazara gitmenin dışında yok ki bir özgürlüğüm. İyice düşünüp öyle sorayım Fettan yengeme, “Utanmıyor musun kadın başınla pazarı aklından geçirmeye, demesin.
Haksız değil! zira zaman kötü. Kadınların evlerinden, kafalarını pencereden çıkarıp bakmaları bile taştırma konusu. "Ben bir gölge değilim" diyen kadınlar; “taşlansın mı, kırbaçlansın mı” tartışmaları yapılıyor.
Erkekler, “kadınlar konuşmasın” diyor, ancak kendi cümlesini tamamlayacak başka birilerini arıyor, yeni kumalar geliyor. "Kadın sesi ayıp" dendiği için sabahın bu saatlerinde kuşlar bile dişi olduklarını gizlemeye çalışıyor. Bana ne o oluyor, utanmaz mıyım ne! Otur oturduğun yerde aç değilsin, açıkta değilsin!
Cumhuriyet hiç kurulmasaydı, belki böyle bir sabaha uyanırdım belki de daha dramatik bir güne. Düşüncesi bile ürkütücü.
Uyandığımda sadece tavana değil, özgürce gökyüzüne bakma hakkına sahip bir kadın olduğum için kendimi çok şanslı buluyorum. Cumhuriyet’in kurulmasıyla kadın, yaşamın her alanında etkin bir birey olarak yerini aldı.
Atatürk’ün yaklaşık bir asır önce kadınlara layık gördüğü karma eğitim hakkı bugün bile tartışma konusu. Bugünkü sığ tartışmalar devam ededursun; Cumhuriyet’in, özgürlük ve eşitliğin teminat olarak özellikle de kadınlarca ilelebet yaşatılacağına inanıyorum.
Umudu, aramanın halen değerli, doğruluğun ve vicdanın da halen okur bulacağı inancıyla Aydın Kritik’te sizlerle bir başlangıç yaptım. Bu umudu Cumhuriyet’in ışığında büyüteceğimize inanıyor, Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, başta olmak üzere Cumhuriyet’in kurulması ve yaşatılmasında emeği geçenlerin önünde saygıyla eğiliyorum.

















Facebook Yorum
Yorum Yazın