Aydın
DOLAR32.3812
EURO34.7257
ALTIN2427.6
Şahin Yıldırım

Şahin Yıldırım

Mail: [email protected]

Hayatınız Sizin mi?

Hayatınız Sizin mi?

 

Örnek: B.U eşinden ayrılmış, 42 yaşında bir kadın. Hayatını, evlilik ve evlilik sonrası iki döneme ayırıyor. Evlilikten öncekini saymıyor.  İki yetişkin çocuğu var ve kendisini hayatında hiç olmadığı kadar mutlu hissediyor.

Bugün size iyi bir örnekten söz etmek istiyorum. Erken evlenmiş bir anne ve bu erken verilmiş kararın getirdiği mutsuzluğu yıllarca yaşamış ama sonunda buna ömür boyu katlanmak zorunda değilim diyerek evliliğini bitirmiş bir anne.

Öncelikle erken yaşta verilen her karar gibi evlilik kararı da çoğunlukla doğru olmuyor. Hayat, deneyimlerden oluşur, o deneyimler yolumuzu belirler. B.U. da yeterince deneyime sahip olmuş. Erken yaştaki evliliğinin bedelini mutsuzluk olarak ödemiş. Sonunda kendi ayaklarım üstünde durabilirim düşüncesiyle hareket edip yeni bir sayfa açmış.

Bu yeni sayfada çocuklarıyla daha çok ilgilenmek, para kazanmak için çalışmak; tiyatroya, sinemaya gitmek, çeşitli bireysel etkinliklere katılmak gibi bir sürü şey var. Doğrusunu isterseniz kendisini takdir ettim. Çünkü eşinden ayrıldıktan sonra bir köşeye çekilip eşinden gelecek nafakayla hayatını zar zor idame ettirmeye değil de daha iyi bir hayat kurmaya yönelmiş. Söz yerindeyse hayatındaki renkleri çoğaltmış. Genel olarak kadınlar eşlerinden ayrılınca biraz da “mahalle baskısı” yüzünden kendilerini hayatın içinde kıstırılmış, kuşatılmış ve kısıtlanmış hissederler. Oysa B.U. bunu aşmış, hatta bunu hiç düşünmemiş; bu hayat benimse, bunu ben yaşayacak isem öyleyse hayatıma da kendim yön vermeliyim diyerek yola çıkmış. Çok da iyi yapmış.

Hayatını evlilik ve evlilikten sonra diye ikiye ayırmasını da şöyle özetliyor: Evlilikten öncesi yaşı küçük ve verilmiş kararları hatalı olduğu için evlilik öncesini saymıyor. Çünkü erken evlenmiş. Evlilik onun için tam bir hayal kırıklığı olmuş. Evlilik sonrası ise adeta kendini bulduğunu düşünüyor.

Sevgili okurlar, elbet her evlilik olumsuz değildir, her evlilik kötü değildir; ama kötü gidip ölene kadar sürdürülen evlilikler de boşa geçirilmiş bir hayattır. Önerimiz, iyi bir evliliğiniz varsa sürdürmenizdir. Çünkü her zaman için kurmak zor, yıkmak kolaydır. Ama unutmayın hayat, içini siz doldurabildiğiniz sürece sizindir.

B.U.yu kutluyorum, hayatını kendisi dolduruyor ve o hayatın içine koyduğu her şeyden de kendisini sorumlu tutuyor. Türk kadını her durumda dik durabilmeli, hayatını kendi istediği biçimde yaşayabilmeli ve hayatının çemberi kırmızı çizgilerden oluşmalı. Tıpkı erkeklerin hayatı gibi. Erkekler ne kadar özgür ve rahat yaşıyorsa kadınlar da o kadar özgür ve rahat yaşayabilmeli.

Hayatınıza kendiniz yön verebildiğiniz sürece o hayatı sahiden siz yaşarsınız, aksi takdirde size verilen kadar yaşarsınız.

İyi haftalar diliyorum.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar