
17. yüzyıl Osmanlı coğrafyasını adım adım dolaşan büyük seyyah Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinde bazı şehirlerden söz ederken kelimelerini tutar, bazılarına gelince ise kalemi adeta coşar. Aydın ili işte bu ikinci gruptadır. Onun satırlarında Aydın, sıradan bir sancak değil; bereketiyle, insanıyla ve havasıyla “yaşaması makbul” bir diyardır.
“Güzel Aydın”a Varış
Evliya Çelebi, Menderes Ovası’na indiğinde ilk dikkatini çeken şey toprağın cömertliğidir. Seyyah, bu bölgeyi anlatırken sık sık “bolluk” ve “nimet” kelimelerine başvurur. Ona göre Aydın, Tanrı’nın tabiatta esirgemediği yerlerdendir. Ne ekilse biter, ne dikilse meyve verir. Bu yüzden Aydın için “Anadolu’nun ambarı” demek hiç de abartı sayılmaz.
İncir, Zeytin ve Pamuk Diyarı
Evliya’nın Aydın tasvirlerinde incirin özel bir yeri vardır. Öyle ki, Aydın incirini överken bal ile yarışacak kadar tatlı olduğunu söyler. Zeytinlikler ise ovayı bir yeşil deniz gibi sarar. Pamuk tarlaları, dönemin Osmanlı ekonomisi için hayati bir ürün olarak seyyahın dikkatinden kaçmaz. Evliya, bu ürünlerin yalnızca yerel halkı değil, İzmir limanı üzerinden tüm Akdeniz ticaretini beslediğini vurgular.
Şehir Hayatı ve Mimari
17. yüzyılda Aydın, Evliya Çelebi’ye göre düzenli ve ferah bir yerleşimdir. Camiler, hanlar ve hamamlar vakıf düzeniyle ayakta durur. Evler avlulu, sokaklar geniştir; yaz sıcağına karşı gölge hesap edilmiştir. Evliya, bugün Tralleis Antik Kenti olarak bilinen harabeleri gördüğünde ise geçmiş medeniyetlere dair ibretlik satırlar kaleme alır. Ona göre bu yıkıntılar, “zamanın her kudretliyi nasıl dize getirdiğinin sessiz şahidi”dir.
Aydın İnsanı: Mert, Misafirperver, Yiğit
Evliya Çelebi’nin Aydın’a dair en sıcak satırları, hiç şüphesiz halkı anlattığı bölümlerdir. Aydınlıyı güler yüzlü, açık sözlü ve misafirperver olarak tanımlar. Köylerde yabancıya kapı kapatılmaz; sofra kurulur, ikram edilir. Zeybek oyunları, düğünlerde ve özel günlerde yalnızca bir eğlence değil, bir karakter göstergesidir. Evliya’ya göre bu diyarda yiğitlik, sözle değil hâl ile ölçülür.
Kervanlar, Hanlar ve Ticaret Yolları
Aydın, Evliya’nın gözünde bir kavşak noktasıdır. İzmir limanına uzanan ticaret yolları sayesinde kervanlar eksik olmaz. Hanlar dolup taşar; deve çıngırakları, tüccar sohbetlerine karışır. Bu canlılık, Aydın’ı sadece tarımda değil, ticarette de güçlü kılar.
Evliya’nın Ardından
Evliya Çelebi’nin satırlarında Aydın, yalnızca geçmişte kalan bir güzellik değildir. Onun anlattığı bereket, misafirperverlik ve hayat sevinci, bugün bile bu topraklarda hissedilir. Asırlar öncesinden gelen bu tanıklık, Aydın’ın neden hâlâ “Ege’nin verimli kalbi” olarak anıldığını açıkça gösterir.
“Her kim Aydın iline varır ise, gönlü ferah, rızkı vâsi olur.”




















Facebook Yorum
Yorum Yazın