
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 39. Olağan Kurultayı, sadece genel başkanın ve parti yönetiminin belirlendiği bir süreç değil; Türkiye siyasetinin seyrini etkileyen, il örgütlerine yeni roller biçen bir dönemeç oldu. Bu dönemeçten en belirgin şekilde etkilenen illerden biri kuşkusuz Aydın…
Kurultay, partide daha katılımcı, daha şeffaf ve daha örgüt merkezli bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Bu yeni çizgi, Aydın örgütüyle uyumlu bir resim sergiledi. Ancak Aydın açısından kurultayın etkilerini anlamak için sadece salonun enerjisine bakmak yetmez; seçilen isimlere ve bu isimlerin parti içi rollerine bakmak gerekir.
Bu noktada ilk dikkat çeken gelişme, Aydın Milletvekili Avukat Süleyman Bülbül’ün yeniden Yüksek Disiplin Kurulu üyeliğine seçilmesidir. Hukukçu kimliği, ilkelere bağlı duruşu ve parti içi meselelerdeki titiz yaklaşımıyla bilinen Bülbül’ün YDK’da devam etmesi, Aydın’ın karar mekanizmalarındaki etkisinin güçlenerek sürdüğünü gösteriyor. CHP’nin disiplin sürecinin daha kurumsal ve daha hukuki bir zemine oturtulacağı bu yeni dönemde Bülbül’ün ağırlığı kritik olacak.
Aydın’ın gençlik açısından da önemli bir hamlesi var: Kuşadası Gençlik Kolları Başkanı Tuğçe Ölkü’nün il kongresinde kurultay delegesi seçilmesi. Bu seçim, gençliğin yıllardır talep ettiği “karar alma mekanizmasında yer alma” isteğinin Aydın’da karşılık bulduğunu gösteriyor. CHP’nin gençleşme iddiası, artık söylemin ötesine geçerek fiili bir temsil yaratmış durumda. Tuğçe Ölkü gibi dinamizmi yüksek isimler, Aydın’ın önümüzdeki dönemde daha canlı, daha üretken ve daha kapsayıcı bir örgüt yapısı kurmasına katkı sunacaktır.
Fakat son günlerde sosyal medyada öne çıkan başka bir tartışma da var: Bülent Tezcan’ın Parti Meclisi’ne girmemesi. Bazı çevreler bunu eleştiri konusu yapıyor, hatta Tezcan’ın etkisini kaybettiğini iddia edenler bile var. Oysa gerçek durum bunun tam tersi…
Bülent Tezcan şu anda CHP içinde son derece kritik bir görev yürütüyor.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından kurulan Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisinin İcra Kurulu Üyesi olarak, hem adaylık sürecinin hem de kampanya hazırlıklarının koordinasyonunu üstlenmiş durumda. Bu görev, parti içindeki hemen hemen tüm birimlerle eşgüdüm gerektiren, stratejik önemi yüksek bir pozisyon. Tezcan’ın PM’ye aday olmaması, dışarıdan görüldüğü gibi bir geri çekiliş değil; tam aksine, CHP’nin en hayati süreçlerinden birinde üstlendiği göreve odaklanmasının bir sonucudur.
Yani Tezcan’ın PM listesinde olmaması “önemsizleşme” değil, yüksek stratejik sorumluluğun devamıdır.
Bu açıdan bakıldığında Aydın’ın CHP içindeki temsil gücünün zayıflaması değil, tam aksine farklı alanlara yayılarak güçlendiği görülüyor.
Tüm bu tablo birlikte okunduğunda Aydın açısından üç temel sonuç ortaya çıkıyor:
Kurumsal ağırlık korunuyor ve güçleniyor: Süleyman Bülbül’ün YDK’daki varlığı, Aydın’ın karar alma süreçlerindeki etkinliğini pekiştiriyor.
Gençlik temsil gücü artıyor: Tuğçe Ölkü’nün delegeliği, gençliğin sesi ile örgüt aklının buluşmasını sağlıyor.
Stratejik etki üst düzeyde: Bülent Tezcan, CHP’nin cumhurbaşkanlığı kampanyasının en kritik koordinasyon merkezinde görev yaparak Aydın’ın ulusal siyaset içindeki ağırlığını artırıyor.
Sonuç olarak CHP’nin 39. Kurultayı, Aydın için sadece bir değerlendirme dönemi değil, aynı zamanda yeni bir pozisyon alma imkânıdır. Deneyimin, gençliğin ve stratejik aklın aynı anda güç kazanması, Aydın’ı önümüzdeki süreçte partinin gidişatını etkileyen illerden biri hâline getirecek.
Aydın artık yalnızca bir kale değil; CHP’nin geleceğini şekillendiren merkezlerden biri…



















Facebook Yorum
Yorum Yazın