Aydın
DOLAR42.2631
EURO49.0719
ALTIN5726.6
Sedat Gürbüz

Sedat Gürbüz

Mail: [email protected]

Başöğretmenin İzinde, Bekleyen Öğretmenlerin Günü

Başöğretmenin İzinde, Bekleyen Öğretmenlerin Günü

Her yıl 24 Kasım geldiğinde memleketin dört bir yanında sınıflar süslenir, kürsüler hazırlanır, öğrencilerin gözleri biraz daha parlar. Çünkü bu ülkenin ayakta kalmasını sağlayan gerçek mimarlar, öğretmenler, bugün başköşeye oturur.

Ama bu özel günün en başında bir isim vardır: Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Onun “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” sözü hâlâ bu ülkenin ruhunu taşır. Bu cumhuriyeti kurarken en çok eğitime, öğretmene yaslanması boşuna değildi. Çünkü biliriz; bir milletin kaderi, sınıfın kapısından içeri giren öğretmenle değişir.

Bugün yine Atatürk’ün izinde, öğretmenlerimize minnetle eğildiğimiz bir gün.
Ama içimde hep aynı sızı… Aynı yarım kalmışlık hissi…

Bir sınıfı bile olmadan ömür tüketenler var

Türkiye’de yüzbinlerce genç öğretmen, yıllarını vererek aldığı diplomasını duvara asıp bekliyor. Kimi evladının gözünün içine bakıyor, kimi başka işlerde hayata tutunmaya çalışıyor. Kimi pazarda tezgâh açıyor, kimi bir kafede garsonluk yapıyor…
Sorduğunuzda hepsinin cevabı aynı:
Ben öğretmenim ama atanamadım.

Bu cümle, bir bireyin kaderini değil, bir ülkenin eğitim politikalarının fotoğrafını çekiyor aslında.

Sınıfa girmeyi bekleyen onca öğretmen varken, kalabalık sınıflarda nefes almakta zorlanan çocuklar var. Köy okullarında öğretmen bekleyen öğrenciler, ilçelerde eksik branşlar, kapanmış derslikler…
Ve bir köşe yazarı olarak içimden yükselen tek soru:

Bu çocuklar öğretmensiz, bu öğretmenler sınıfsız niye?

Bu ülke onların emeğini, sabrını, bilgisini hak etmiyor mu?

Atatürk’ün “Başöğretmen” unvanını boşuna taşımadığı ortada. O, öğretmeni devletin temel direği saymıştı. Bugün ise diplomalı işsiz konumuna düşürülen, umut ile bekleyiş arasında sıkışmış bir öğretmen gerçeği ile karşı karşıyayız.

Bugün 24 Kasım.
Ataması yapılan öğretmenlerin, sınıfında ışık saçanların günü kutlu olsun.
Ama bir teşekkür, bir selam, bir alkış da atanamayan öğretmenlere borcumuzdur.

Çünkü onlar mesleğini yapamıyor olsa bile, hâlâ “öğretmen” gibi düşünüyor, “öğretmen” gibi yaşıyor.
Bugün bile başkalarının çocukları için iyi şeyler düşleyebiliyorlar.

İşte bu yüzden;

Atanamasanız da bu ülkenin öğretmenisiniz.

Bugün sizin de gününüz.
Diplomanız rafta, idealleriniz yüreğinizde. Ve o yürek, bu memleketin en değerli sermayesidir.

Bir gün bu ülkede hiçbir öğretmen “atanamayan” diye bir sıfat taşımayacak.
Sınıfların kapıları, umudun kapıları gibi ardına kadar açılacak.
Ve o gün geldiğinde bizler, bu süreçte kaybedilen yılları utançla hatırlayacağız.

Başöğretmen Atatürk’ün gösterdiği yolda yürüyen tüm öğretmenlere…

Sınıfın kapısını her sabah umutla açanlara,
Bir sınıfı olsun diye yıllardır bekleyenlere,
Vazgeçmeyenlere, direnenlere,
Bu ülkenin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür evlatlarını yetiştirenlere…

Kalbimin en derininden “Öğretmenler Günü’nüz kutlu olsun” diyorum.

Cumhuriyet sizinle güçlü, Türkiye sizinle aydınlık.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar