Aydın
DOLAR32.3399
EURO34.8616
ALTIN2386.1
Simay Yaren Akbaş

Simay Yaren Akbaş

Mail: [email protected]

ERGENLİK DÖNEMİNDE YEME BOZUKLUKLARI

ERGENLİK DÖNEMİNDE YEME BOZUKLUKLARI

Ergenlik döneminde fiziksel, duygusal, sosyal ve cinsel gelişim bağlamında ilgi bedene yönelir. Diğer yaşlarda daha geri planda olan beden ve çekicilik ön plana çıkmaya başlar. Beden algısı önem kazanır çünkü fiziksel çekicilik ve beğenilirlik ergenin kendini kabulünün, benliğine duyacağı sevgi ve saygının ve akran gruplarına aidiyetinin ön koşulu haline gelmiştir. Bunlarla birlikte sosyal medya ve haberlerde sunulan güzellik ve beden algısı da gencin zihnini ele geçirir. Bu uyarıcıların etkisi altındaki genç bedeniyle daha sık ilgilenmeye başlar. Bedeninde olmayan kusurlar yaratılmaya, olanlar ise normalden fazla algılanmaya başlar. Aynaya baktığında beden olduğundan daha kilolu, daha biçimsiz görünür gözüne. Bunlardan kurtulmak için ise şok diyetlerin ve ağır egzersizlerin uygulandığı bir döngü başlar. Ve sonuç: Yeme Bozuklukları

Yeme Bozuklukları; bireyin organik veya ruhsal kökenli problemler nedeniyle bedenini olduğundan kilolu algılaması sonucu oluşan yeme düzenindeki bozuklukları ifade eder. Yeme bozukluklarından en bilinenleri Anoreksiya Nevroza, Bulimiya Nevroza ve Tıkanırcasına Yeme Bozukluklarıdır. Anoreksiya Nevroza, yeme bozukluğu türleri arasında en tehlikeli olarak kabul görür. Çok düşük kiloya rağmen alınan besinin kısıtlanması, kilo almaya yönelik ciddi korkular ve bedenin olduğundan daha kilolu algılanması anoreksiya nervozanın en önemli belirtileri arasındadır. Yapılan bir araştırmada ölüm oranları anoreksiya nervozada diğer ruhsal kaynaklı problemlere oranla 2 kat daha fazla olduğu görülmüştür.

Bulimiya Nervoza ile Anoreksiya Nervoza arasındaki en belirgin fark beden ağırlığı ve kaybedilen kiloda görülür. Anoreksiya Nervozaya sahip bireyler önemli ölçüde düşük beden ağırlığına sahiptir ve neredeyse besin alımı tamamen durmuş durumdadır. Bulimiya Nervozada ise bireyler normal beden ağırlığına sahip veya olması gerekenden yalnızca birkaç kilo düşük veya fazla beden ağırlığına sahiptir. Diğer önemli fark ise Bulimiya Nervozaya sahip bireylerde besin alımı vardır fakat bu alım laksatif (kusmaya yardımcı) ilaçlar, şok diyetler, ağır egzersizler yoluyla telafi edilmeye çalışılır.  Bir diğer önemli yeme bozukluğu türlerinden biri olan Tıkanırcasına Yeme Bozukluğunda ise bireyler 3 ay içerisinde haftada en az 1 kez tıkınma atakları yaşar. Bu dönemlerde birey yemek yeme davranışı üzerinde kontrolü kaybettiğini hisseder, bu his bireyin stres düzeyini de artırır ve bireyin yalnız yeme veya hızlı yeme gibi davranışları üzerinde etkili olur. Tıkanırcasına Yeme Bozukluğunun Anoreksiya Nevrozadan farkı kilo kaybının olmaması olarak görülürken, Bulimiya Nervozadan farklı Tıkanırcasına Yeme Bozukluğunda telafi edici davranışların bulunmamasıdır.

Yeme Bozukluklarının yukarıda saydığımız gelişimsel özelliklerin yanı sıra bağlanma ile ilgili de yakından ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Yaşamın ilk dönemlerinde özellikle annesi ile güvenli bağlanma geliştirememiş, sonraki dönemlerde güven ve sevginin hâkim olmadığı otorite, baskı ve eleştirinin hüküm sürdüğü bir ailede yetişen çocuklarda depresyon, kaygı, madde kullanımı gibi problemlerin yanı sıra özellikle ergenlik döneminde başlamak üzere yeme bozukluklarına da sahip olduklarını söyleyebiliriz.

Peki ne yapılmalı? Öncelikle, yeme bozuklukları yalnızca ergenlik dönemi ile açıklanabilecek bir süreç değildir ve ergenlik döneminin bitmesiyle bu durumun da düzeleceğine dair algıların doğru olmadığını bilmeliyiz. Yeme bozuklukları bireyi ölüme götüren ciddi bir problemdir. Bu nedenle bireysel psikoterapi desteği almanın kritik olduğunu unutmamalıyız.

Ebeveynlerin sevgilerini, övgülerini, iltifatlarını veya eleştirilerini çocuğun bedenine yapmamalı. Övgüler, iltifatlar ve sevgi çocuğun kişiliğine eleştiriler çocuğun davranışına yönelik olmalıdır.

Bazı ergenlerde yeme bozuklukları ve besin alımının reddi aslında büyümeye bir başkaldırı, fiziksel değişimlerin reddi olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle ergenin yeme davranışlarının altında yatan neden iyi anlaşılmalıdır. Eğer durum red veya başkaldırı ile ilgiliyse aileler bu konuda çocuklarını bilgilendirerek kaygılarını azaltmaya, onları sakinleştirmeye yönelik bir tutum sergilemelidir.

İleride karşılaşılabilecek herhangi bir sağlık sorununun önüne geçebilmek için ergenlerin dengeli beslenmeleri sağlanmalı. Özellikle bu dönemde çocuklar daha fazla abur cubur ve yağlı, şekerli gıdalar tüketmeye eğilimlidir. Bu nedenle çocukların karbonhidrat, protein, yağ ve şeker grubundan dengeli tükettiğinden emin olmalıyız.

Yapılan en büyük hatalardan biri çocuklara yemeğin bir ödül veya ceza olarak sunulmasıdır. Özellikle daha küçük yaşlarda karşılaştığımız bu durum, ergenlik döneminde de çocuğun bu davranışı içselleştirmesine neden olabilir. Oysaki yemek yemek bir lütuf değil, doğal bir ihtiyaçtır.

Evde yemek yeme ile ilgili kurallar düzenlenebilir ve aile bireylerinin bu kurallara özenle uyması sağlanabilir. (Örn: hep birlikte sohbet eşliğinde yenen yemekler, televizyon veya telefon karşısında yenen yemekten hem fiziksel hem ruhsal anlamda daha doyurucudur)

 

Yeme Bozuklukları hangi yaşta olursa olsun ciddiye alınması gereken, ölümle sonuçlanabilen ciddi bir bozukluktur. Bu nedenle, özellikle ebeveynler başta olmak üzere çocuk ile yakın temas halinde olan herkesin azami dikkat ve özen göstermesi gerekir. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!

 

KAYNAKÇA: Pulat, F. (2021). Adım Adım Ergenlik. Kanon Kitap: İstanbul.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar